Kendilerini müslüman olarak tanımlayan büyük bir kitle,

"...Dini dosdoğru tutun.

Onda ayrılığa düşmeyin..." Şûra/13 emrine rağmen,

"Dinlerini parça parça yapmış ve bölük bölük olmuşlardır..." Rûm/32

Allah adına,

fakat Allah'a rağmen oluşturulan bu tablo,

eğer farklılıklar zenginliktir hükmüne îman eden demokrat müslümanlar iseniz, bir iftihar tablosudur.

Fakat,

"Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra ihtilafa düşerek parçalananlar gibi olmayın.

İşte bunlar, kendileri için korkunç bir azap olanlardır" Âl-i İmran/105 hükmüne îman eden müslümanlar iseniz,

bu tablo

dünyada zillet âhirette ise hüsran ve azap tablosudur.

"Dinlerini parça parça yapmış ve bölük bölük olmuşlardır.

Her grup kendi elindekiyle sevinir." Rûm/32 âyetinin yaşandığı ve bu durumun da gâyet normal karşılandığı bir toplum içinde, doğru olarak yapılması gerekenler nelerdir?

Bunları,

Allah'ın resullerinin

tutum ve davranışlarında bulmaya çalışalım.

Çünkü onlar;

Allah tarafından "bizim için en güzel örnekler" olarak takdîm edilmiş ve hayatları da,

yine Allah tarafından örnek davranış modelleri olarak bize anlatılmıştır.

Allah'ın resulleri, parçalanan bir toplum içinde neler yapmışlardır?

1-Allah'ın resulü Hârun;

"Şüphesiz ben senin,

'israiloğulları arasında ayrılık çıkardın'...

demenden korktum." TâHâ/94 diyerek,

bırakın böyle bir ayrılık çıkarmayı,

böyle bir şeyin kendisine isnâd edilmesinden dahi korkmuştur.

2-Allah'ın resulü Mûsa;

Bir ayrılık gördüğünde,

sorumluların ifşâ edilmesi için ne gerekiyorsa yapmıştır.

a) Bunun için de,

hem kardeşi

hem de başka bir resul olan Hârun'u darp edecek kadar olayı ciddiye almıştır.

"Ey anamın oğlu: Sakalımı başımı tutma..." TâHâ/94

b) Sorumluyu bulduğunda da ayrılık çıkarma nedenini ciddiyetle sorgulamıştır:

"Dedi: Senin derdin neydi, ey Samiri?

Dedi: Onların görmediklerini gördüm.

Resulün eserinden bir avuç aldım da onu attım.

Nefsim bana böylesini hoş gösterdi" TâHâ/95-96

c) Sonunda da hükmünü vermiştir.

"Dedi: Defol git.

Artık senin için hayat boyunca 'bana dokunmayın' demen var.

Ve senin için kendisinden asla kaytaramayacağın bir buluşma

vakti de var..." TâHâ/97

Allah'ın resullerinin örneklikleri çerçevesinde, bizler neler yapmalıyız?

1-Allah'ın resulü Hârun gibi;

bunun bir isyân olduğunu bilerek,

böyle bir organizasyonun içinde olmaktan dahi korkmalıyız.

2-Allah'ın resulü Mûsa gibi;

böyle bir isyânı ciddiye almamız,

sonra da,

isyancıların kendi beyanları olan ayrılık çıkarma nedenleri doğrultusunda, sorumluları tespit ederek hükümleri vermeliyiz.

Nedenler çerçevesinde sorumluların tespit edilip hükümlerinin verilmesi:

1-Nedenlerin tespit edilmesi:

İsyancıların kendi beyanları ile ayrılık çıkarma nedenleri;

"...Elçinin eserinden bir avuç aldım da onu attım.

Nefsim bana böylesini hoş gösterdi" TâHâ/96 âyetindeki itirâflarıdır.

Tâhâ sûresinin 87-88 âyetlerinde Samiri'nin toplumun attıkları ile kendi attıklarını karıştırarak bir buzağı heykeli ortaya çıkardığı anlatılır.

Bu örnekten de;

"elçinin eserinden bir avuç aldım da onu attım" itirâfı,

alınan bir avucun nefsin hoş gördüğüyle karıştırılarak/çoğaltılarak,

yeni bir eser ortaya çıkarılması demektir.

Zamanımıza yansıması:

Elçinin getirdiği kitaptan bir kaç âyet alarak,

onları beşerî olan ile karıştırıp yeni bir kitap yazmaktır.

2-Sorumluların tespit edilmesi:

Din adına kitap yazanların hiçbirisi,

"...Kitabı kendi elleriyle yazarlar da,

... sonra bu Allah katındandır derler..." Bakara/79 âyetindeki gibi

yazdıklarını Allahâ atfederek, 'bu Allah katındandır' demiyor.

Aksine, 'doğrular Allah'a yanlışlar bana âittir' diyerek,

Allahâ âit olanın yanında kendisine âit olanın da bulunduğunu/karıştığını, yani 'sadece Allah katından olmadığını' masumâne(!) bir şekilde anlatmaya çalışıyor.

Fakat bu gibi tevâzu gösterileri,

ne yazanları,

ne de yazılanları temize çıkarmıyor.

Çünkü Allah;

"...Eğer o, Allah'tan başka birinin katından gelseydi

kuşkusuz içinde bir çok ihtilâf bulacaklardı" Nisa/82 diyerek, kendi katından gelmeyen yâni beşer ürünü olan her kitabın içinde, bir çok ihtilâfın bulunduğunu söylüyor.

O zaman şu soruyu soruyorum!

Din adına,

Allah'ın kitabından bir kaç âyet alarak yazdığınız ve

Allah'a değilde kendinize atfederek de

içinde bir çok ihtilâfın bulunduğunu kabul etmek zorunda olduğunuz

İHTİLAFLI KİTAPLARINIZI niçin yazıyorsunuz?

Apaçık belgeleri karıştırarak ihtilaf çıkarmak,

sonra da ümmeti parçalamak için mi?

Bunu zâten yaptınız.

3-Hükümlerinin verilmesi:

Sizin hükmünüz,

"Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra ihtilâfa düşerek parçalananlar gibi olmayın.

İşte bunlar, kendileri için korkunç bir azap olanlardır." Âl-i İmran/105