Allah'ın şeriatının temel ilkesi şudur:

"...Dini dosdoğru tutun.

Onda ayrılığa düşmeyin..." Şûra/13

Allah'ın çok açık olan bu emrine rağmen, bizler ne yaptık?

Dinimizi

parça parça yaptık ve bölünerek;

semâvi din, mezhep, tarikat, cemaat, parti vb. isimler altında gruplaştık.

Gelinen bu durumda;

Allah'ın açık emrine isyan ettiğimizi kabul ederek

tevbe etmemiz ve bağışlanma istememiz gerekirken, herbir grup olarak dinden elimizde kalan ile sevindik.

"Dinlerini parça parça yapmış ve bölük bölük olmuşlardır.

Her grup kendi elindeki ile sevinir." Rûm/32

Bizler,

insanlığa gönderilen son nebi ve son kitabın tâbileri olarak bu durumda mı olmamız gerekirdi?

"Siz insanlar için çıkarılan en hayırlı ümmetsiniz.

İyi ve hak olanı emreder, kötü ve bâtıl olandan nehyedersiniz..."

Âl-i İmran/110

Allah "en hayırlı ümmetin" hedefini belirlemiştir.

O da,

bütün insanlıktır.

Hedefi,

bütün insanlık gibi büyük olan "en hayırlı ümmetin" târifi, bizim parçalanmış ve kendi derdine düşmüş durumumuza ne kadar uyuyor?

Yoksa bizler;

"İnsanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmet" değil miyiz?

Dahası bizler;

"De ki;

Ey insanlar!

Ben sizin hepinize Allah'ın resulüyüm..." A'raf/158

diyerek, hedefini bütün insanlık olarak bildiren bir elçinin ümmeti olduğumuzu iddia etmiyor muyuz?

Buna rağmen,

"ümmetimin ihtilâfında rahmet vardır" sözünü ona atfederek;

hem

Allah'ın izin vermediği ayrılıklarımızı O'nun resulüne onaylatmaya çalıştık,

hem de

resulün büyük ve kuşatıcı hedefini, küçük ve parçalayıcı bir hedef hâline getirdik.

Ve dahası;

"Şüphesiz, dinlerini parça parça edip bölük bölük olanlar.

Sen hiç bir şeyde onlardan değilsin..." En'am/159

diyerek elçisini bizim bölünmüş görüntümüzden uzak tutan Allah'a karşı âdeta,

"o bizden değilse biz ondanız" diyerek,

kendimizi

genel olarak "peygamberin yolunda olanlar" anlamına gelen "Ehl-i Sünnet" olarak tanımlamadık mı?

Kısacası;

Bizler Allah'ın,

O'nun resulünün ve

O'nun çıkardığı en hayırlı ümmetin,

bütün insanlığı kuşatıcı büyük hedefine ulaşmak yerine,

bu büyüklüğü parçaladık ve bölünerek, birbirinden farklı hattâ birbirine düşman gruplar oluşturduk.

Allah,

şeriatının temel ilkesini "dinde ayrılmayın" olarak bildirdiği âyetinin devamında,

dinde ayrılanların kimliğini de açıklıyor.

"...Dini dosdoğru tutun.

Onda ayrılığa düşmeyin.

Senin kendilerini davet ettiğin şey, müşriklere çok büyük geldi..." Şûra/13

Yoksa,

yoksa, bizler müşrik miyiz?